7.22.2011

1 eylül 1995

desenli yol direkleri gibi
siyah – beyaz elbisede
okula geç kalmamaya çalışan çocuklar
dizilmişler yol kenarına
Sen ellerin koynunda
Camın önünde
Bekliyorsun yolumu

O boş vazo da bekliyor kırmızı güllerini
Bense siper köşesinde
Hayalimde sen
Avunmak için
… bir gül de bulamadım
odamda masama bırakayım
sararmış bardakta…
Telefon da yok
kuruca “bayramın kutlu olsun”la
koparayım seni cam önünden.
Savaş telefonlarının kodu başka
burda tebrikler söylenmiyor
İçki de içmiyorum
içip unutayım sensizlik günahlarımı.
Bu gece sensizlik ateşleri
Kaçırır uykularımı.
Karanlıkkutlamalarla dolu
dolmus gözlerimin
kaygılı bakışlarını
sana gönderiyorum
hudut direkleriyle


Dilenci kadın

Bir kimsesi bulunmamak
Kayb olan yıllar
İçindeki soğukluk
Üzerinde oturduğun taşı bile
Titretir
Bu soğukta
Ellerin gibi

Duan beddua misali
Ateş salar
Baş eğmiş vucutuma
Kapa
Kapa öpüşü sıvazlanmayı
Unutmuş ellerini
Al beni koynuna yavrun misali
Vur sırtıma elini
Vur sırtıma
O zayıf eller
Değişsin utanç dolu görüntünü

Sonbahar

turnalara karışıp gitmem
bu ülkenin kışından
kutsaldır karı benimçin
çatlamış narı benimçin
karla kaplı patikalar
sökülür yatağından
çocukluğum son bulur
tozlu, kirli odamda
tütsüsü başından çıkan evin
içinden yalnızlık ateşi kalkıyor
nehrin buz örtüsü
dudaklarımı yakıyor

beni özleme alıştırıyor yokluklar

Sensizlik

yapraklar
lambayla saklanbaç oynuyor dışarıda
yalnız evde hatıralar
hayaller tepenin öbür tarafında
garibim
nur saçan yıldızlar tanımaz beni
sabahlar her şey
dereler kadar mavi ve derin
uykusu kaçmış gecelerde
sensizlik
ışığı sönmüş pencere kadar

1 yorum:

  1. Maraqlı bir internet saytı.
    Mənim məmnuniyyətlə buraya səfər edib.

    YanıtlaSil